7 Nisan 2018 Cumartesi

Yoğun ve Yorgun

    Mutluluğun göreceli olduğunu bugünlerde daha etraflıca keşfediyorum. Hevesler, umutlar, istekler, öğrenme azimleri, sabırlar... Bu malzemelerin hepsini bazen buzluğa koyabiliyor insan. Kendini dinlemek, yoluna yön vermek, ''Bi daha mı geleceğim dünyaya!'' formülünü uygulamayı gözden geçirmek, parmaklarını, rüzgarı, yalnızlığını anımsamak için bir mola aslında. Bu molaya ihtiyaç var mı ya da kimler bu molayı vermeli bilmiyorum. Bence önemli olan tüm lazım olan malzemeleri yeniden buzluktan çıkaracağını hiç aklından çıkarmamak.

    Bazen öyle çok yoruluyoruz öyle çok yorgunluğun yoğunluğunu yaşıyoruz ki '' Hiç iyi değilim.''ler dansa davet etmeye başlıyorlar. Her zaman da güçlü olmak sökmüyor demek... Kırılıveriyoruz, inceliyoruz, kopa yazıyoruz. Sonrası ya sızlanmalar ya da suskunluklar... Suyun aktığı yöne bakmayı unutuyoruz. Akıntıya kürek çekip neden olmadığına akıl sır erdirememeyi uyguluyoruz. Bu dönemde rüyalar üstümüze yağıyor. Bazen kovalıyor, bazen boğuyorlar. Ama unutmamamız gereken bir nokta var. Akıntıyı takip edip, hızlanmak için kürek çekersek, suyun kenarında papatyaların açtığını, rüzgarın sıkı sıkı sarıldığını göreceğiz.
    Sen de yoğun ve yorgun isen  bi mola ver, belki iyi gelir...