30 Eylül 2013 Pazartesi






ARKANA BİLE BAKMA

Kent, yaratıcısını içinde yaşatabilen bir diyalektiktir. İnsan doğaya ait olmasına rağmen, doğadan kendini korumak ister ve arayış içerisine girer. Kent de böyle ortaya çıkmıştır, yani insan tarafından yaratılmıştır. Aslında baktığımızda kent, insanın değişimini de ortaya koyabilen konsept bir oluşumdur. Bu değişimde endüstriyel kapitalizm ve insanları eteğinde sallayan teknoloji göz ardı edilemez. Kent yaşamı bu temel dinamiklerin üzerine inşa edilmiştir. Bu devasa düzene kuş bakışı baktığımızda, kapitalist sistemin kar marjını arttırmak adına didinen koskocaman bir sürü gözümüze çarpar.
Kent düzeni bizi sürekli kovalar. İşe yetişiriz, otobüse yetişiriz, akşam yemeğine yetişiriz, doktor randevusuna yetişiriz, toplantıya yetişiriz. Bu yetişmeler bizi bunalttığında ise sinemaya yetişiriz, konsere yetişiriz, tiyatroya yetişiriz, alışveriş merkezinin sakin saatlerine yetişiriz, yetişiriz, yetişiriz... Hafta içi hayatının tüm bunaltıcılığı insanı eğlenme, para harcama, aktivitelere katılma zorunluluğuna iter. Yani hem ekonomiye hem de sisteme katkı sağlamış olur.
 Kentte zaman sürekli hızlanır ve o hızlandıkça adımlarımız da hızlanır. Bir bakmışız artık koşuyoruz ve ne tuhaftır ki otokontrolümüzü kaybetmişiz, artık duramıyoruz. Kentin makineyi andıran ritmi bizi de çoktan içine almıştır. Farkına bile varmadan, ancak kuralların izin verdiği ölçüde özgür yaşayabiliriz.
 Bu kaosta yaşam alanlarımız bizim için geçici bir kurtarıcıdır. Ama artık yaşam alanlarımızın sabit kalacağına ya da değişeceğine kent karar veriyor. Fiziksel ve sosyal dönüşüm kent için bir nefes alıp verme şekli olduğundan bu durumda da son sözü yine kent söylüyor. Alt sınıf kendi düzeninden, yaşam alanından koparılıp uzay boşluğuna bırakılıyor ve kalan boş alan için kent yerleştirmelere başlıyor. Sonunda yüksek vitrinlerin ardından kaosu izleyecek, farkına varacak zamanımız ve bilincimiz kalmıyor. Öyleyse bir gecede kızaran domatesin ağzımızda bıraktığı o plastik tatla tam gaz koşmaya devam!


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder